20 Nisan 2015 Pazartesi



KUZU GÖBEĞİ FAYDALARI ŞAŞIRTICI



Ormanlarda tek tek veya küçük gruplar halinde bulunan ve pek çok faydası bulunan kuzugöbeği mantarı, şubat - haziran ayları arasında ortaya çıkar. 

Yaş kuzugöbeği mantarının 1 kilogramı 40-80 TL arasında değişen fiyatlarla satılırken 1 kilo kuru kuzugöbeği mantarının 300 liraya alıcı buluyor.








 
    Hastalıkların iyileştirilmesinde sık sık kullanılan mantar; B1, B2 ve C vitaminleri ile yüksek oranda kalsiyum, sodyum ve potasyum gibi mineraller içerir.


    Fransız mutfağının önemli bir öğesi olan ve ülkemizde Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yani çoğunlukla kıyı kesimlerde yetiştirilir. Bu mantar türü, kurutularak ipe dizilir ve bu şekilde satılır.



                           ŞİFA DEPOSU : KUZU GÖBEĞİ MANTARI


     Kuzugöbeği mantarı kan yapıcı özelliğiyle biliniyor. Kansızlık yani anemi rahatsızlığına da büyük fayda sağlar.


     Vücudun direncini artırır ve dinç kalmasını sağlar.

     Protein değeri oldukça yüksek bir mantar olan kuzugöbeği kansere karşı etkilidir.

     Bitkinliğe, güçsüzlüğe ve yorgunluğa karşı oldukça faydalı bir mantar türüdür.

      Gözler için oldukça yararlıdır. Gözlere parlaklık verir.

Beyne de oldukça faydalıdır, zihnin iyi çalışmasını sağlar.

 

9 Nisan 2015 Perşembe


                                     İKİ KÖYÜN SU KAVGASI



Örtülü köyü tepkili

    İZMİR’in Kınık İlçesi’ne bağlı Örtülü Köyü ile komşusu Manisa merkeze bağlı Recepli Köyü, 38 yıl önce ortaklaşa yaptırılan kaynak suyu şebekesi nedeniyle karşı karşıya geldi. Recepli Köyü’nün yıllar önce tıkanan ve başka su kaynakları olduğu için onarımını yaptırmadığı şebekesini tekrar kullanmak istemesine Örtülü Köyü sakinleri izin vermeyince olaylar çıktı. Gerginliği, jandarma önlerken, çalışmalar şimdilik durdu.

     Kınık’ın Örtülü Köyü ile Manisa’nın Recepli Köyü ihtiyar heyetleri, 1975 yılında anlaşarak sınırlarında kalan doğal kaynak suyuna hat döşedi. Ancak, kısa bir süre sonra Recepli Köyü’nün şebekesinde tıkanıklık meydana geldi. Başka su kaynakları da olduğu için Recepli Köyü, iddiaya göre o dönemde şebekeyi tamir ettirmedi. Ancak, geçen yıl yapılan tahlil sonuçlarında Recepli Köyü’nün suyunun içmeye elverişli olmadığı tespit edildi. Bunun üzerine köy, yıllar önce tıkanan doğal kaynak suyu şebekesi tekrar elden geçirtip, kullanmak istedi. Ancak, Örtülü Köyü Muhtarlığı buna karşı çıkıp, Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi’nde suyun kullanım hakkının tekrar belirlenmesi için dava açtı. Mahkeme, tedbir kararı verdi. Ancak, susuz kalan Recepli Köyü Muhtarlığı’nın avukatlarının müracatı üzerine mahkeme bu defa 'kamu yararı' olduğu gerekçesiyle tedbirin iptali yönüne karar aldı. Tedbirin kalkmasının ardından Manisa İl Özel İdaresi, Recepli Köyü’nün su şebekesinin yenilenmesini ihale etti. İhaleyi alan firma, Örtülü Köyü’nün suyunu kesip, kepçeyle kazılan şebekedeki eski boruları çıkartıp, yerine daha geniş borular döşemek için çalışmalara başladı. Örtülü Köyü Muhtarlığı, İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak, İzmir Bölge İdare Mahkemesi, yetkisizlik gereksiyle, dava dosyasını Manisa Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderdi.




ÖRTÜLÜ KÖYÜ TEPKİLİ

      Tüm bu gelişmeler Örtülü Köyü sakinlerini çileden çıkardı. Bunun üzerine kendi imkanlarıyla boru alıp, tekrar suyu köylerine verip, başında nöbet tutmaya başladı. Köylüler, Recepli Köyü’nün işi ihale ettiği firmanın çalışma yapmasına da izin vermedi. Recepli Köyü Muhtarlığı’nın şikayeti üzerine Kınık, Bergama ve Dikili Jandarma Komutanlığı ekipleri bölgeye sevk edildi. Jandarma trafik ekipleri, kaynağa giden yolu 6 kilometre kala trafiğe kapatarak, Örtülü köylülerinin traktörleriyle geçişine izin vermedi. Ancak, patikayı kullanan köylüler, kaynağa ulaşıp buradaki yolu kaya parçalarıyla kapatıp, iş makinelerinin girmesine izin vermedi. Kınık Jandarma Komutanı Jandarma Üsteğmen Yusuf Gezer köylüleri yolu açmaları için uzun süre ikna etmeye çalıştı, ancak, başarılı olamadı.

      Ortamın daha da gerilmesi üzerine İzmir İl Jandarma Komutanlığı’ndan takviye ekip istendi. Takviye ekipler beklenirken, Örtülü Köyü sakinleri, barikatı aşıp, iş makineleri ve üstlenici firma çalışanlarına saldırmak istedi. Olayların jandarma ekipleri, güçlükle önlerken, jandarma çalışmaları güvenlik gerekçesiyle iptal etti. Bunun üzerine öfkeli köylüler, bir süre daha kaynağın başında bekledikten sonra sessizce dağıldı.

                  
                     KOZAK YAYLA'SINDA BEKLENMEDIK BIR HEYKEL


         Sühan ŞEN adlı bir doğa sever yörede gezerken yol kenarında büyükçe bir taş görünce oraya bir Atatürk heykelinin çok anlamlı olacağını düşünüp yakındaki köyde arazinin sahibini bulmuş Araziyi kendisine satmasını istemiş Yücel KORAY isimli arazi sahibi ne yapacaksın diye sormuş Amacını anlatınca, "Oraya heykel yapacaksan ben de araziyi satmam, arazisi de benden olsun" diye cevap vermiş 


Sonunda ünlü bir heykeltraşa heykel yaptırılıp, yerine konmuş.





NE ÜRETİLİR ?

Anadolu zengin bir dokuma kültürüne sahiptir Her şehir, kasaba ve köy birer dokuma merkezidir Türk halı ve düz dokuma yaygılarını tanımak ve bu merkezlerin her birinin tek tek araştırılmasıyla mümkündür; Kozak bunlardan sadece birisidir
Yöre dokumacılığının tarihî gelişimi:

Kozak yöresinde günümüzde halı ve düz dokuma yaygılar (kilini, cicim, zili, sumak) dokunmaktadırAncak, dokumacılığın ne zaman başladığını kesin bilmiyoruz Bugüne gelebilen pedallı tezgâhlardan halkın, eskiden beri dokumacılık yaptığı, giyim-kuşam ve sergi ihtiyacını kendisinin ürettiği anlaşılmaktadır Günümüzde bu tezgâhlara, halk arasında, tızgâh (tezgâh) denilmektedir Tızgâhda, yakın zamanlara kadar düz dokuma yaygı (kilim), heybe, ihram (çarşaf), bel kuşağı, peşkir (havlu), iç ve dış çamaşırlar dokunuyordu Günümüzde çarşaf, bel kuşağı ve çevrede yaşayan yörükler için yolluk tipi dokumalar yapılmaktadır

Kozak'da eskiden her köyde halı dokunurken günümüzde bu gelenek 15 köyden yalnızca Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Terzihaliller, Yukarıcuma ve Hacıhamzalar Köyleri'nde sürdürülmektedir 






KOZAK YAYLASI MANZARALARI






8 Nisan 2015 Çarşamba





BERGAMA HEYKELTRAŞLARI



            Pek taze penbe tenlere benzer bu taşları
            Yontarken eski Bergama heykeltraşları

            İlham eden vucûdun edasıyle mest imiş;
            Heykeltraş demek o zaman putperest imiş.
            
             İnsan vücûdu bazan açık, bazan örtülü,
            Her çizgisiyle san’atı canlandıran büyü.

            Artık dehaya eski güzellikler sinmiyor.
            Gördük ki yer yüzünde ilahlar gezinmiyor.

                                               Yahya Kemal BEYATLI


BERGAMA EFESİ


Savaş tarihinde ünlüdür adın
Güzel Bergama'nın yiğit efesi;
Gök gibi gürledi şahlandı atın.
Dindi her tarafta baykuş nefesi
 Binbir dağ çiçeği başta çemberin
Oyalar işleyen o dilberlerin;
Kimisi gene kızdır kimisi gelin

Sana destan dizer Kozak deresi
 Kıratla iniyor efen bayırdan
Atını sulamış Bakırcayından
Bir ok gibi kaydı bakın yayından
Arıyor vuracak düşman ensesi
Silaha sarılıp bindin atına
Mirastı yiğitlik dededen sana
Haydi düşman kanı iç kana kana




                                                         Kopar gırtlağını çıkmasın sesi

Efem sür atını bayırdan yardan
Savrulsun cepkenin fırtınalardan.
Ferman okunmasın tozdan dumandan
Vur kahpeye bu yurt neresi
Düşman derse aman aman dur efe
Elini öpeyim durma vur efe
Savur kurşununu gitsin hedefe
Sönsün melunların zafer nağmesi
Efem  mavzerini bırakma elden
Zağlı yatağanın sıyrılsın belden
Sokarsan düşmanı yaban ellerden
Haram olsun sana ana memesi
  
                 Rıza DlNCER